Eşya Avukatı
Gayrimenkul dendiği zaman esasında arazi, tarla, arsa, apartman, ev, işyeri, bina ve konut gibi taşınmaz değerler ifade edilmektedir.
Özdağ Hukuk Danışmanlık Bürosunda gayrimenkul hukuku alanında aşağıdaki konularda danışmanlık ve avukatlık hizmeti sunulmaktadır:
–Gayrimenkul Alım ve Satımı
Sınırlı Ayni Hakların Kurulması, Sona Erdirilmesi
– Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmeleri
– Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi
– İstirdat Davası
Gayrimenkulü haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı, söz konusu gayrimenkulün iadesi talebiyle açılan davadır.
– El Atmanın Önlenmesi
Mülkiyet hakkına yönelik olarak var olan ve devam eden bir saldırının önlenmesini sağlayan davadır.
– Ecrimisil Davası
Taşınmazın, 3.kişilerce işgal veya tasarruf edilmesi sebebiyle, taşınmazın işgalden önceki haliyle elde edilebilecek muhtemel gelir esas alınarak açılan tazminat davasıdır.
– Ortaklığın Giderilmesi Davası
Bir taşınmaz maldaki ortak mülkiyet veya kullanım hakkının ortaklar arasında paylaşılması veya satılması suretiyle sona erdirilmesi davasıdır.
– Tapu Tescili ve İptali Davası
Tapu kaydının tesis ve sonradan değişme nedenlerinin sağlıklı olmaması, kanuna aykırılık taşıyan tapu kayıtları nedeniyle tapu kayıtlarının mülkiyet, coğrafi durum ve ölçü durumlarının yeniden düzeltilmesi, iptali ve yeni tescili istemiyle açılan davalardır
– Kat Mülkiyetinden kaynaklanan Uyuşmazlıklar
Kat irtifakı ve kat mülkiyetinin kurulması, ana gayrimenkulün yönetilmesiyle ilgili uyuşmazlıklar, Müdahalenin önlenmesi, Kat Malikleri Genel Kurul kararların iptali gibi Kat Mülkiyeti Kanunu’ndan doğan hukuki ihtilaflarda danışmanlık ve dava hizmetleri verilmektedir.
– Kiranın Tespiti ve Uyarlanması
Kira sözleşmesinin sonradan değişen hal ve şartlara uydurulması talebi ile açılan davalardır. Kira bedelinin tespiti davası ise, sözleşmede artış miktarının yazılmaması ve tarafların bedelde anlaşamamaları durumunda açılan bir dava türüdür.
– Tahliye Davaları
SON OLARAK Hukuk Büromuzun "İstihkak Davaları" konulu hakemli makalesi Yaşar Hukuk Dergisinde Temmuz 2021'de yayınlanmıştır.
Kira Tespit Davası ve Kira Bedelinin Uyarlanması Davası
Kira sözleşmesi, Türk Borçlar Kanunu’nun 299. maddesinde “Kiraya verenin, bir şeyin kullanılmasını veya kullanmayla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” cümlesi ile tanımlamaktadır.
Kira sözleşmesinin kurulması aşamasında taraflar, Türk Borçlar Kanunu’nun sözleşme ilkesi uyarınca kira bedelini serbestçe belirleyebilirler. Kira tespit davası, belirli sınırlar çerçevesinde kira bedelinin yeniden tespit edilmesine ilişkin bir davadır. Kira bedelinin uyarlanması davası ise, kira sözleşmesinin akdedildiği tarihte öngörülemeyen olağanüstü durumların sonradan ortaya çıkması ile tarafların kira sözleşmelerini ifa edemeyecek durumda olması halinde ortaya çıkmaktadır.
Kira Tespit Davası Nedir?
Kira tespit davası, kiraya veren ya da kiracı tarafından kira bedelinin yeniden belirlenmesi amacıyla açılan davadır. Kira tespit davasının açılabilmesi için taraflar arasında yazılı veya sözlü bir kira sözleşmesinin bulunması gerekmektedir. Kira sözleşmesinin bulunmaması durumunda kira tespit davası açılması mümkün olmayacaktır. Ayrıca her davada olduğu gibi kira tespit davasında da davacının hukuki yararı bulunması gerekmektedir.
Kira Tespit Davası Şartları
Kira bedelinin tespiti davası açılabilmesi için öncelikle taraflar arasında bir sözleşmenin bulunması gerekmektedir. Kanun koruyucu kiracıyı korumak amacıyla, kira bedeli artış oranını sınırlandırmıştır. Bu sebeple kira artış oranı, 12 aylık TÜFE (Tüketici Fiyat Endeksi) ortalamasından fazla olamayacaktır.
Not: 11 Haziran 2022'de Resmi Gazete'de yayınlanan karara göre: 11 Haziran 2022 tarihinden 1 Temmuz 2023 tarihine kadar kira artış oranı %25 olarak belirlenmiştir.
Kira Tespit Davası;
5 Yıldan Önce Açılmışsa |
Mahkemece en fazla TÜFE’ye göre artırım yapılır. |
5 Yıldan Sonra Açılmışsa |
Mahkemece TÜFE ile bağlı kalınmaksızın hakkaniyete göre artırım yapılır. |
Yeni Kira Döneminden En Az 30 Gün Önce Açılmışsa |
Yeni kira döneminden itibaren geçerli olacak şekilde hüküm kurulur. |
Yeni Kira Dönemi Başlangıcından Sonra Açılmışsa |
Bir sonraki kira döneminden itibaren geçerli olacak şekilde hüküm kurulur. |
Taraflar arasında kira bedeline ilişkin bir anlaşma yapılsa da yapılmasa da beş yıldan uzun süreli veya beş yıldan sonra yenilenen kira sözleşmelerinde ve bundan sonraki her beş yılın sonunda yeni uygulanacak kira bedeli;
• Hakim tarafından tüketici fiyat endeksindeki 12 aylık ortalamalara göre değişim oranı,
• Kiralanın durumu ve emsal kira bedelleri göz önünde tutularak
• Hakkaniyete uygun bir biçimde kira bedeli belirlenecektir. (Türk Borçlar Kanunu madde 344/3).
Kira Tespit Davası Ne Zaman Açılır?
Kira tespit davası, yeni kira döneminin başlangıcından en az 30 gün öncesinden açılması gerekmektedir. Belirtilen şartlar dahilinde açılan kira tespit davalarında belirlenen kira bedeli yeni kira dönemi başlangıcından itibaren geçerli olacaktır. Fakat şartların oluşmaması durumda belirlenen kira bedeli bir sonraki kira dönemi için geçerli olacaktır.
Beş yıldan uzun süreli kira sözleşmelerinde mahkeme kira bedelini tespit ederken TÜFE oranına bağlı kalmaksızın belirlemektedir.
Geçmişe Dönük Kira Tespit Davası
Kira tespit davalarında geçmişe dönük kira bedelinin düzenlenmesi talep edilememektedir. Belirlenen kira bedeli mevcut kira dönemi ya da bir sonraki kira dönemini kapsamaktadır.
Yetkili ve Görevli Mahkeme
Kira Tespit Davası’nda görevli mahkeme davalının ikametgahı ya da sözleşmenin ifa edildiği yer Sulh Hukuk Mahkemesi’nde açılır.
Eğer kira sözleşmesinin tarafları tacir veya kamu tüzel kişisi ise sözleşmede belirledikleri yerdeki sulh hukuk mahkemesi de kira bedelinin tespiti davasına bakmaya yetkilidir (HMK m.17).
Kira Bedelinin Uyarlanması Davası Nedir?
Kira bedelinin uyarlanması davası, kira sözleşmesinin yapıldığı sırada taraflarca öngörülemeyen ve öngörülmesi mümkün olmayan olağanüstü hallerin meydana gelmesiyle ortaya çıkan “aşırı ifa güçlüğü” nedeniyle açılan davadır. Kira bedelinin uyarlanması Türk Borçlar Kanunu’nun 138. maddesinde “aşırı ifa güçlüğü” başlığına dayanmaktadır.
Taraflar, kanunun ilgili maddesindeki koşulların sağlanması durumunda mevcut koşullara uyarlayabilirler. Taraflar aralarında anlaşma sağlanamaması durumunda kira bedelinin uyarlanması dava yoluyla talep edilebilir.
Kira Sözleşmesinin Uyarlanması Davası Şartları
Türk Borçlar Kanunu’nun 138. Maddesi’nde belirtildiği üzere;
• Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülemeyen ve öngörülmesi de mümkün olmayan olağanüstü hâl meydana gelmeli
• Olağanüstü hâl borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkmış olmalı
• Olağanüstü hâl, mevcut olguları kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kuralına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirmiş olmalı.
• Borçlunu borcunu ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olmalı.
Kira sözleşmesinin uyarlanması davasında, kira tespit davasının aksine hiçbir ihtar çekme zorunluluğu bulunmamaktadır. Türk Borçlar Kanunu’nun 138. Maddesindeki şartların mevcudiyeti halinde direkt olarak mahkemeye başvurulabilir.
Kira Uyarlama Davası Ne Zaman Açılır?
Kira uyarlama davası, herhangi bir süreye ve ihtara bağlı kalmaksızın “aşırı ifa güçlüğü” gerçekleştiği zaman açılabilir.
Yetkili ve Görevli Mahkeme
Kira uyarlama davalarında görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemeleridir. Yetkili mahkeme ise, sözleşme konusu olan taşınmazın bulunduğu yer veya davalı kiraya verenin yerleşim yeri mahkemesidir.
Kira Bedelinin Tespiti ve Kira Bedelinin Uyarlanması Davası Arasındaki Farklar
• Kira Bedelinin Tespiti, kira bedeline ilişkin taraflar arasında kesin bir anlaşma olmamalı veya kira sözleşmesi beş yıldan uzun süreli olmalıdır.
• Kira Bedelinin Uyarlanması, sözleşme yapılırken taraflarca öngörülemeyen veya öngörülmesi mümkün olmayan olağanüstü hallerin meydana gelmesiyle birlikte aşırı ifa güçlüğünün ortaya çıkması halinde talep edilebilir.
• Kira Tespit Davasında hakim, 5 yıldan kısa süreli sözleşmelerde en fazla TÜFE (Tüketici Fiyat Endeksi) kira bedelini arttırabilir. Beş yıldan uzun süreli sözleşmelerde ise hakkaniyet ve TÜFE oranını gözeterek arttırımda bulunabilir.
• Kira Bedeli Uyarlama Davasında, hakim herhangi bir sınıra bağlı kalmaksızın kira bedelini yeni şartlara uyarlayabilir.
• Kira Tespit Davası, sadece konut ve çatılı işyerleri kira sözleşmelerinde açılabilir.
• Kira Bedelinin Uyarlanması Davası, tüm taşınır ve taşınmaz kira sözleşmeleri için açılabilmektedir.
Kira Ödenmemesi Sebebiyle İşyeri Tahliyesi İtirazın İptali Dava Dilekçesi
Tahliye Taahhütnamesi İhtarname
Yeni Malik Sıfatıyla İhtarname
Kira Alacağına İtirazın İptali Dava Dilekçesi
Hile nedenine dayalı tapu iptal ve tescil davasında hile, her türlü delille ispat edilebilir.
YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ
2004/4125 E., 2004/4717 K.
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, 102 ada 5 parsel sayılı taşınmazında davalı kardeşi Seyfettin'in davalı Sabri'den ödünç aldığı para karşılığında ipotek tesisi isteği üzerine tapuya gittiğini;ancak anılan davalıların kendisini hileye düşürerek ipotek yerine satış işlemi yaptırdıklarını sonradan öğrendiğini, davalı Celal'in de davalı Seyfettin'in muzayaka durumundan yararlanarak kötü niyetli ve muvazaalı olarak taşınmazı davalı Sabri'den kayden devraldığını ileri sürüp tapu iptal ve tescil istemiş, yargılama sırasında çekişmeli yerin el değiştirmesi nedeniyle davayı dahili davalılara yöneltmiştir.
Davalı Seyfettin, satışın hileli olduğunu belirterek davayı kabul etmiştir. Davalı Sabri, husumet itirazında bulunmuş, taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldığını ve davanın reddi gerektiğini beyan etmiştir.
Davalı Celal, çekişmeli yerin tapu kaydına güvenerek iyiniyetle iktisap ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Dahili davalılar davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, davalılar Sabri ve Seyfettin yönünden davanın husumet nedeniyle, davalı Celal açısından H.U.M.K.'nun 186.maddesine göre vazgeçilip yeni maliklere davanın yöneltilmesi sebebiyle dahili davalılar bakımından ise dava sabit olmadığından bahisle red kararı verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı.Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bilindiği üzere;hile, genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevketmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak, veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma hilede yanıltma söz konusudur.B.K'nun 28/1 maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz.Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable Şamil)olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille isbat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir.Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
Somut olaya gelince;çekişme konusu 102 ada 5 parsel sayılı taşınmazın 16.4.1999 tarihli akitle davalılardan Sabri'ye satış yoluyla temlik edildiği, daha sonra çeşitli el değiştirmelerle son olarak davaya katılan Erdoğan ve Ahmet Naci adlarına tescil edildiği anlaşılmaktadır.Davacı bu temlikin kendisinin yanıltılması ve kandırılması ile gerçekleştiğini ileri sürmüştür. Ne var ki, mahkemece bu iddianın yeterince araştırıldığı söylenemez.
Hal böyle olunca, yukarıdaki ilkeler gözetilmek suretiyle öncelikle davacının hileye ıttıla tarihinin belirlenmesi, bu tarihe göre davanın süresinde olduğunun saptanması halinde iddianın her türlü kanıtla ispat edilebileceği dikkate alınarak davacının ibraz edeceği delillerin(tanık dahil)toplanması; iddia sabit görüldüğü takdirde son kayıt maliklerinin Türk Medeni Kanununun 1023. maddesi uyarınca iyiniyetli olup olmadıklarının açıklığa kavuşturulması, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere eksik soruşturma ile hüküm kurulması doğru değildir.
Kiracı, kiraladığı konut veya çatılı işyerini depreme dayanıklı olmadığı gerekçesiyle noter aracılığıyla kiraya verene ihtarname gönderdiği ve anahtarı teslim ettiği tarih tahliye tarihi kabul edileceğinden, kiracı yalnızca tebliğ tarihine kadar ödenmeyen kira bedelinden sorumludur.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi
2020/12323 E., 2021/2219 K.
Asıl davada davacı; davalılar ..., ... ve ... ile aralarında 01/01/2011 başlangıç tarihli on yıl süreli kira sözleşmesi bulunduğunu, kiralananda yapılan tespit sonucunda riskli yapı olduğunun belirlendiğini, kiralananın bu haliyle kullanılmasının imkansız olduğunu, 31/12/2013 tarihli ihtar ile sözleşmenin feshedildiğini belirterek peşin ödenen kira bedelinden kullanılmayan süre kadar olan 41.331,75TL'nin ihtar tarihinden iade tarihine kadar geçecek süre için Tüfe endeksindeki yıllık artış oranı üzerinden hesaplanacak olan farkı ile birlikte iadesine karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davada davacı; davalı ... ile aralarında 01/05/2013 başlangıç tarihli on yıl süreli kira sözleşmesi bulunduğunu, kiralananda yapılan tespit sonucunda riskli yapı olduğunun belirlendiğini, kiralananın bu haliyle kullanılmasının imkansız olduğunu, 31/12/2013 tarihli ihtar ile sözleşmenin feshedildiğini belirterek peşin ödenen kira bedelinden kullanılmayan süre kadar olan 7.500TL'nin ihtar tarihinden iade tarihine kadar geçecek süre için Tüfe endeksindeki yıllık artış oranı üzerinden hesaplanacak olan farkı ile birlikte iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar, asıl ve birleşen davanın reddini, birleşen davada açtıkları karşı davada ise; sözleşmenin süresi içinde feshedilmediğinden aynı şartlarla bir yıl uzadığını belirterek şimdilik 15.000TL kira alacağının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte; bu talebin kabul görmemesi halinde fesih ihtarının tebliğ edildiği tarih dikkate alınarak yeni dönem için geçen 3 günlük süre ile iki aylık makul süre kira bedeli yönünden şimdilik 15.000TL 'nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı karşı davacıdan tahsilini istemişler, 16/12/2019 tarihli dilekçe ile dava değerini 31.670,27TL'ye artırmışlardır.
Davacı- karşı davalının ödenmeyen kira alacağına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Somut olayda, bozmaya uyulduğu halde bozma gereği tam olarak yerine getirilmemiştir. Davacı kiracı şirket ile davalı kiraya verenler arasında imzalanan 01/01/2011 başlangıç tarihli 10 yıl süreli kira sözleşmesi ve 01/05/2013 başlangıç tarihli 10 yıl süreli kira sözleşmesi hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kiracı, kiralanan depreme dayanıklı olmadığından bahisle 31/12/2013 düzenleme 03/01/2014 tebliğ tarihli ihtarnameye göre davalılar ile aralarında bulunan sözleşmeleri feshetmiş olup, kiralananların anahtarlarını da
aynı tarihte notere tevdi ettiğini bildirmiştir. Bu durumda ihtarnamenin tebliğ tarihi tahliye tarihi olarak kabul edileceğinden kiracı 03/01/2014 tarihine kadar ödenmeyen kira bedelinden sorumludur.
Bozma doğrultusunda dosyaya kazandırılan bilirkişi raporunda 01/01/2013 - 31/12/2013 dönemine ilişkin ödenmeyen kira bedelinin 13.574,52TL olduğu hesaplanmış ise de kiraya verenler tarafından 28/04/2014 tarihinde açılan karşı davada, yeni dönem için ödenmeyen kira bedelinin 3 gün olduğu, kiracı tarafından da yargılama sırasında 2013 yılı kira dönemine ilişkin taraflar arasında herhangi bir çekişmenin bulunmadığı bildirilerek ödeme dekontlarının dosyaya sunulduğu; bozma ilamında da kiracının kiralananın tahliye tarihine kadar ödenmeyen kira borcundan sorumlu olduğu belirtildiği halde, mahkemece ödemeye ilişkin herhangi bir araştırma yapılmaksızın bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.
O halde mahkemece yapılacak iş; gerekirse ödemeye ilişkin araştırma yapılarak, 01/01/2013- 31/12/2013 dönemine ilişkin herhangi bir borcun olup olmadığının tespit edilmesi; 2013 yılı kira dönemine ilişkin kira borcu bulunmadığının belirlenmesi halinde 01/01/2014 tarihinde başlayan kira dönemi için ihtarın tebliğ edildiği 03/01/2014 tarihi gözetilerek 3 günlük kira bedeline hükmedilmesi gerekir iken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Kira bedelini tespit davasında bilirkişi heyeti tarafından belirlenen mahalledeki emsal kira bedellerinden, davalının eski kiracı olduğu gözetilerek, %5 ila %20 oranında yani hakkaniyete uygun bir oranda indirim yapılması gerekir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi
2017/10410 E., 2019/5821 K.
Davacı kiraya veren, davalı kiracının 27/09/1988 başlangıç tarihli kira sözleşmesi gereğince kullanmakta olduğu dükkan için yıllık 9.500 TL kira bedeli ödediğini, bu kira bedelinin emsallerinin çok altında kaldığını belirterek kiralananın 01/01/2015 tarihi itibariyle aylık kira bedelinin 24.000 TL olarak tespitine ve yıllık artışın TEFE-TÜFE ortalamasına göre yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, kiralanan taşınmazın 01/01/2015-01/01/2016 tarihleri arasındaki bir yıllık kira bedelinin 20.000 TL olarak tespitine ve yıllık kira bedelinin yasal olarak açıklanan ÜFE, TÜFE ortalaması üzerinden artırılmasına karar verilmiş; Hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Hak ve nesafete uygun kira belirlenirken en son ödenen aylık kira bedeline endekse (ÜFE) göre (7161 sayılı Kanunun 56. maddesi ile yapılan değişiklik neticesinde 01/01/2019 tarihinden sonrası için TÜFE on iki aylık ortalamalara göre) artış yapılarak belirlenen kiradan daha düşük olmayacak şekilde taşınmazın boş olarak yeniden kiraya verilmesi halinde getirebileceği kira bedelinden, davalının eski kiracı olduğu gözetilerek hakkaniyete uygun bir miktarda indirim yapılması gerekmektedir.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, taşınmazın boş olarak yeniden kiraya verilmesi halinde yıllık kira bedelinin 20.000 TL olabileceği belirtilmektedir. Mahkemece, bilirkişi heyeti tarafından belirlenen bedelden davalının eski kiracı olduğu gözetilerek %5- % 20 oranında hakkaniyete uygun bir miktarda indirim yapıldıktan sonra kira bedelinin tespiti gerekirken, yazılı şekilde indirim yapılmaksızın kira bedelinin belirlenmiş olması doğru değildir.
3-) 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 344. maddesi ile tarafların yenilenen kira dönemlerinde uygulanacak kira bedeline ilişkin anlaşmalarının, bir önceki kira yılında ÜFE artış oranını (7161 sayılı Kanunun 56. maddesi ile yapılan değişiklik neticesinde 01/01/2019 tarihinden sonrası için TÜFE oniki aylık ortalamalara göre değişim oranını) geçmemek koşuluyla geçerli olacağı, bu kuralın, bir yıldan daha uzun süreli kira sözleşmelerinde de uygulanacağı kabul edilmiştir. Buna göre yenilenecek olan kira dönemlerine ilişkin kira bedellerinin belirlenme usulü emredici nitelikteki bu hüküm ile belirlendiğinden davacının gelecek dönemlere ilişkin olarak kira bedelinin artış oranının tespitini talep etmesinde hukuki yararı bulunmamaktadır.
Mahkemece, davacının gelecek dönemdeki kira bedellerinin TEFE-TÜFE ortalaması oranında artırılmasına ilişkin talebinin reddi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Özdağ Hukuk & Danışmanlık Bürosu uzman avukatları olarak listelenen alanlarda ve İzmir Gayrimenkul Avukatı alanlarında ve diğer özel durumlara ilişkin alanlarda müvekkillerine etkin hukuki danışmanlık ve dava takibi hizmeti sunmaktadır. Yukarıda kısaca belirttiğimiz açıklamalardan sonra bize ulaşmak isterseniz Whatsapp için Tıklayın veya müvekkil hattımız olan 0544 424 84 67 numaralı telefonumuzdan ulaşabilirsiniz.
Bu İnternet Sitesi içeriğinde yer alan tüm eserler (yazı, resim, görüntü, vb.) Avukat Aybüke Özdağ'a ait olup 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu kapsamında korunmaktadır. Bu hakları ihlal eden kişiler, 5846 sayılı Fikir ve Sanat eserleri Kanunu ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan hukuki ve cezai yaptırımlara tabi olur. Avukat Aybüke Özdağ, ilgili yasal işlem başlatma hakkına sahiptir.